16 Ekim 2016 Pazar

Ölüme Fısıldayan Adam / Büşra Yılmaz





Herkese iyi akşamlar...

Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere bugün Ölüme Fısıldayan Adam'ın yorumu ile geldim






Kitabın üç tür baskısı var biri normal karton kapak, diğeri buraya koymadığım aynı baskı ama ciltli baskısı ve sonuncusu ise hemen üstteki özel baskı, bendeki ilk baskısıydı. 
kitap 422 sayfadan oluşup Epsilon yayın evi tarafından basılmıştır. bu genel bilgilerden sonra gelelim asıl mevzuya 


Ne yazsam bilmiyorum şuan.. Kitap beni karman çorman yaptı. Düşüncelerim birbirine girdi. Biraz olsun kafamdaki karmaşayı  dindirebilmek için ir kahve yaptım kendime. Her zamankinden daha koyu ki ben pek fazla içemem…

Kitaptan etkilendim… hemde çok ki o kadar fazla büyük bir beklentim yoktu. Ama gerçekten harikaydı. Kurgusunu çok sevdim. Okurken aklımda karakterlerle ilgili çok soru vardı. Özelikle Yosunla ilgili… bunların tek tek cevaplandığını okumak hiçbir acabamın hava da kalmaması – ki çoğu cevap beni şaşırtmıştır-  kitaptaki kurgunun en beğendiğim yerlerinden biri oldu.

Kitaptaki anlatım dili de hoşuma gitti. Çünkü sadece kahraman bakış açısı değil, ilahi bakış açıda vardı. Ve ben böyle iki türlü anlatımları pek bir severim…

Kitapta pek fazla ağlayacağı düşünmüyordum. Hatta yüzlü sayfalara gelene kadar bazen derin derdin iç çekmelerim oldu, 130 larda boğazımda düğüm oldu. Sayfa 198 e gelince birkaç göz yaşı firar etti. Yalan yok okumaya başladıktan sonra gerçekten pek fazla düşünmüyordum ama mendil bulundurmakta haklılarmış okuyanlar…

(bu çizim çok hoşuma gitti :))

Özgür…  zekasına hayran kaldığım adam. Net. Ben böyle birini beklemiyordum. Düşünce yapısı çok çok farklı…  hayatı sorgulaması, insanlara bakış açısı, yosuna dedikleri, biraz felsefi hatta çokça bu da onu farklı kılıyor… geçmişi çok da uzak olmayan aslında geçmişi acılarla dolu. Ve Özgür güçlü biri hemde çok. Yaşadıkları normal bir insanın kaldıramayacağı şeyler, ancak savaşıyor.sevdirdi kendini bana.

Yosun… ben kitapta ne kadar çok özgür için ağladıysam – ki çok ağladım-  bir o kadar  Yosunu merak ettim.  Onu intihara iten sebepleri… bazen sıradan şeyler geldi aklıma… ki minik bir miktarı doğru çıktı. Ama geri kalanı…  okuduktan sonra onun içinde ağladım bir parça. Yosunun geçmişindeki en çok üzüldüğüm şeylerden biri Levent oldu.

Anılı ayrı bir sevdim. Özellikle zamanı tutturması… birde üzüldüm birazcık yaşadıklarını… bu hikayede herkes yaralı… Özgür Yosun Pınar Anıl Levent hepsinin hikayesi kalbine dokunuyor insanın…

Birde bazı kelimeler var kalbe dokunup insanı ağlatın bu kitapta da çoktu o cümlelerden
Kitabın bazı yerlerinde tebessümlerim  ve küçük kahkahalarım oldu. Bazı yerlerde öyle şirinlerdi ki tam yanakları sıkılmalıktı

Kitabın yarısından sonra Nazan Öncel’in Ağlama Gönlüm şarkısı ile beraber okudum ki şarkıda çok güzeldi
insan diyorlar aslıma
aslımız topraktır
bu gönül bir aşktan anlar
ömrüm bir seraptır
ne doğruyum ne de eğri
yaşadığım nerden belli..


Kitap da yazım ve imla hatası hiç yoktu. Kurgu güzel , anlatım çok iyidi önceden dediğim gibi.
Ve ben beğendim ikinci kitabı merakla bekliyorum….


Burası Spoiler
Çok acımasızdı Levente karşı. Kendisi de söylüyor  acımasız olduğunu ama. Bence yosunun hikayesindeki yosundan sonraki en masum kişi Leventti. İkisinin şansızlığı  Hale gibi bir kadının hayatlarında olmasıydı. Ve ya  yosunun ve özgürün karşılaşmasını sağlayacak olan kişi. Bakış açısı işte. Ama dediğim gibi Levente gerçekten çok üzüldüm…

Kitap Alıntısı


“Kalbimin üzerine bu kadar yükü kim koydu ki şimdi?”

“Ah Özgür… Çok fazla konuşmazdı.  Ama ağzından çıkan tek kelimeyle beni binlerce kelimelik düşüncelere boğardı.  Bağırmazdı hiç. En acı kelimeleri usulca söylerdi hep…  Mırıltısına acılarını saran adam… Benim adımı da bir gün mırıltının arasına saracak mısın?”

Ona karşı hissettiği, dünyanın tüm aşklarının kırk farklı suda kırk kere yıkanıp gelmiş hali gibiydi”

“Hatırlamak? Yani iyi ya da kötü. Bir şeyler hatırlıyorsan yaşamışsın demek değil mi?”


kendinize iyi bakın


9 Ekim 2016 Pazar

Dikkat Aşk Çıkabilir / ASUDE






Dikkat Aşk Çıkabilir
Asude

2016’nın 50. kitabı

Yine harika olan bir Asude romanı. On numara beş yıldızdı resmen.  Beklentim çok çok çok yüksekti. Çünkü çok uzun zamandır. Okumayı planlıyordum. Ve ve ve  beklentimi fazlası ile karşıladı. Asude boy lar harika! Pabucumun ajanında da Daima aşk kazanır da da çok sık Martin Turner ı ve İlkim Acaroğlu’nu okumuş ve meraklanmıştım.   Şimdi ise okudum işte.
Yüz kaslarım birazcık ağrıyor. Çünkü okurken sürekli gülümsedim. İlkimin ve Martinin kendilerine has havaları o kadar harikaydı ki….

Ah ilkim. Ben bu kadar zeki ama saf bir kişinin olabileceğini bilmezdim. Okurken çoğu yerde işte olayın farkına vardı kanmadı diye düşünürken hop ters köşe oldum hep. Ama aslında ilkim’in hayatına bakınca böyle olması bence çok doğal. İnsan kızamıyor bile ilkime. Tabii kızamadığım bir kişi daha var mavi gözlüm Martin Turner’im kızmam gerekiyordu bazı yerlerde ama çok güzel telafi etti her seferinde. Bazen ilkim’e olan davranışları hiç hoş değildi. Ne demek  Dört göz fosil! Alınıyor insan!
(favorim Tuna Üstüner tabii)


Türkiye ve Amerika arasında mekik dokudum kitabı okurken. Başım döndü! Özellikle ilkimin toplantıyı basma sahnesinde gözlerim yuvalarından çıkacaktı! İlkimin, bir şeyi açıklaması, Martin’e karşı küfürleri, depresyona girmesi çok bilimseldi. Ben böyle bilimsellik görmedim.
 Ve İlkimin annesi! Aklıma bile gelmeyecek tabirleri vardı ilkime karşı.
Tabii ben bir yandan gülerken, Mary ile Seth’i okurken hüzne kaplandım çokça ve çokça sethe kızdım. Daha makul olabilirdi
Kitap çok çok akıcı demiş miydim daha önce ?  elimden bırakmam zor oldu.  Birkaç işim çıkmamış olsaydı öğle saatlerinde bitecekti. Ama böyle bitmesi de güzel oldu. Yavaş yavaş okudum. Dili çok güzeldi.  Zaten bir kere Asude okuduysanız. Daha da bırakamazsınız. İnsan özlüyor.


Ama şimdi bir problemim var. Pabucumun ajanını ve Daima aşk kazanırı yeniden okumak istiyorum. Galiba  bunu yapacağım. Kitabın içinde Tuna ve Tekin  geçtikçe ne kadar çok özlediğimi fark ettim.
Ellerine sağlık @deasude
Bu arada Asude’nin kasımda yeni kitabı çıkıyor (Tüyap da)


Kitap Alıntısı

“ ‘Aşk acısız olmaz kızarık gözlü meleğim.’
‘Ama bu kadar acı çok fazla. Anestezisiz kalp ameliyatına girmiş gibiyim. Canlı canlı toraksımı… Şey, yani göğüs kafesimi kesiyorlar gibi hissediyorum!’ “


Kendinize İyi Bakın